İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Ailesi Tarafından Öldürülen Çocuğun Elinde Doktor Öyle Bir Not Buldu Ki

Bu küçük ve altın kalpli bir meleğin hikayesidir. Adı Ivan olan bu minik gibi günümüzde birçok çocuk bulunmaktadır ve hepsinin yaşam hikayesi maalesef aynıdır. Amacımız Ivan’ ın hikayesini olabildiğince yayarak insanların konu hakkında bilgi sahibi olmalarını sağlamaktır. Ivan’ ın hikayesi şu şekildedir:

‘ Benim adım Ivan ve 7 yaşındayım. Babamı ve annemi her ne kadar çok sevsem de onlardan çok korkmaktayım. Çünkü beni hep dövüyorlar. Bunun nedenini ise bilmiyorum. Sabah uyanıp okula gittim. Başarılı ve iyi bir öğrenci olduğumdan dolayı öğretmenlerim beni çok seviyor. Sınıfta ki arkadaşlarımın da hepsini seviyorum fakat bir tane bile arkadaşım yok. Bundan dolayı her teneffüsü sınıfta yalnız geçiriyorum. Benimle kimse oynamıyor. Onlarla arkadaş olmaya çalıştım ama benim pis olduğumu söyleyerek arkadaş olmak istemediler.

Her gün aynı yırtık pırtık tişörtümü, pantolonumu ve ayakkabılarımı giydiğimden dolayı bana gülmekteler. Bir okul acıkışı okulda duran ceketi çaldım. Sürekli orada durduğundan kimsenin olmadığını sandım. Dışarda rüzgar vardı. Kar yağarken eve gittim. Hem rüzgarın esmesi hem de karın yağması yürümemi zorlaştırıyordu. Birden yere düştüm ve o esnada biri üzerime atlayarak ‘ Pis çocuk, seni kimse sevmiyor’ dedi. Önce sırtımı sonra da karnımı tekmeleyerek beni orada bırakarak hızla uzaklaştı. Orada oturup ağladım. Ağlamamın nedeni düştüğüm veya üşüdüğüm için değildi. Hiçbir arkadaşım olmadığı için ağlıyordum. Eve gelir gelmez annem saçımı çekerek ‘ Nerede kaldın? Üstün neden kirlendi. Odana git ve ben diyene kadar asla çıkma’ dedi. Annemin dediğini yaparak odama gittim ve ertesi günde dahil odamdan hiç çıkmadım. Hem üşüdüm hem de çok acıktım. Okulda ki notlarım çok düştü. Bu durumu babama her haber ettiklerinde babam beni çok dövdü. Bir keresinde öyle çok dövdü ki işaret parmağımı hareket ettiremiyordum. O dayaktan sonra işaret parmağımı hiç hareket ettiremedim ve bundan dolayı benimle daha çok dalga geçtiler.

Aradan geçen uzun sürenin ardından göğsümde bir ağrı belirmeye başladı. Canımın acıması annem ve babamın umurunda değildi. Akşam her yattığımda dilediğim tek şey canımın yanmamasıydı. Yoksa annem ve babam bu durum için bana daha çok kızıyorlardı. Ben annem ve babamı çok seviyordum.

Ertesi gün okulda öğretmenimiz hayalimizde canlandırdığımız bir resim çizmemizi istedi. Sınıfta ki herkes araba, roket, oyuncak resimleri çizerken ben farklı bir şey çizdim. Ben de bunları seviyordum fakat bunlardan önce en çok istediğim şey beni seven bir anne ve babaydı. Bundan dolayı ben de bir aile resmi çizdim. Bir çocuk, bir baba ve bir anne vardı. Bunlar çok mutluydu ve oyun oynuyorlardı. Resmi çizerken bir taraftan da sessizce ağladım. Keşke beni çok seven bir annem- babam olsaydı. Resim gösterme de sıra bana geldiğinde herkes bana çok güldü. Ben de bana gülenlere şu cevabı verdim.

‘ Benim en büyük hayalim beni seven bir ailemin olmasıdır’. Bu sözümden dolayı sınıfta ki kahkaha sesleri daha da arttı. Ben ise daha şiddetli ağlayarak şunları dile getirdim:

‘ Bana lütfen gülmeyin. Benim en büyük hayalim budur. Benden nefret edebilirsiniz. Hatta bana vurabilirsiniz. Fakat yalvarıyorum gülmeyin. Ben tıpkı sizin aileniz gibi bir aile istiyorum. Bana sarılan, gülen, beni okuldan alarak beni görünce sevinen bir aile…

Çirkin ve zayıf göründüğümün farkındayım. Parmaklarım iskelet gibi. Ama bana gülmeyin.

Akan gözyaşlarımı öğretmenim silmeye çalıştı. Sınıfta beni anlayanlar olsa da gülmeleri hala devam etti. Bir gün sınav sonuçları açıklandığında düşük almıştım. Bundan dolayı annemin bana çok kızacağını biliyordum. Eve gitmekten çok korkuyordum. Fakat gidecek başka bir yerim yoktu. Adımlarım yavaş yavaş eve doğru gitse de eve varmak istemedim. Annem çok öfkelendi. Beni kolumdan tutarak yere fırlattı. Bu sırada bacağım sandalyeye çarptı. Sonra kafama iki kere vurdu. Yerimden kalkamayacak durumdaydım. Annem ise beni orada öylece bıraktı. Giderken de bana geri döndüğünde etrafı toplamamı, toplamadığım taktirde ise babamın eve gelince bana çok kızacağını söyledi.

Anneme sınav notu hakkında bir şey söylememesi için yalvardım. Fakat babam çoktan gelmişti. Annem düşük not olayından babama bahsedince önce beni hırpalayarak sonra suratıma vurdu. Sonrasını ise hiç hatırlamıyorum. Gözlerimi açtığımda hastanedeydim. Ellerim hareket etmiyordu. Pencereden dışarıya bakarak ağladım. Dışarıda ki aileler çocuklarıyla birlikte oynayıp gülüyorlardı. Peki, benim neden ağladığımı biliyor musunuz? Ben kendimi bildim bileli annemin bana sarıldığını hiç bilmiyorum. Annem ve babam beni hep dövüyorlar. Fakat yine de onları çok seviyorum. Ben hep elimden gelenin en iyisini yapmaya çalıştım. Okulda da çaba gösterdim. Fakat beni bir türlü sevemediler. Bir gün yere yanlışlıkla çay döktüm. Bundan dolayı beni yine dövdüler.

Göğsümde ağrılar belirmeye başladı. Anneme bu durumdan bahsettim fakat beni önemsemedi. Ağrımdan dolayı tek başıma hastahaneye gittim. Beni görmeye bile gelmediler. Doktorlar bana annemin ve babamın yakın zamanda geleceklerini söyleseler de onlar hiçbir zaman gelmediler. Ben ise bekledim, bekledim. Fakat onlar hiç gelmediler. Olsun, ben onları yine de çok seviyorum.

Ivan, 2 gün sonra hastahanede hayatını kaybetti. Doktor ise elinde yazmış olduğu küçük kağıtta şunları buldu. ‘ Canım annem, canım babam…

Pisim, çirkinim ve aptalım. Beni sevmediğinizden dolayı çok üzgünüm. Sizi hiç kızdırmak istemezdim. Anne senden sadece beni kucaklamanı istedim. Baba seninle de dışarı çıkmak, elinden tutmak ve bana şarkı söylemeni istemiştim. Benden utandığınızın farkındayım. Fakat sizin istediğiniz gibi bir çocuk olamayacağım. Ivan ’ın kalbi aniden durmuştu. Bütün çocuklar sevilmeyi hak etmektedir. Fakat çocuk istismarı her saniye, her dakika, her saat, her gün, her yerde gerçekleşmektedir. Çocuğun olduğu bir evde şiddet olmamalı. Çocukların ihtiyaç duydukları tek şey sevgidir.

İlk yorum yapan siz olun

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir